Yazmadan edemezdim. Yaa bu nasıl yalakalık ruhtur böyle. İnsanın gözüne baka baka, utanma ve arlanma duygularından yoksun, sahte ruhunu dürüstlük abidesi gibi satma derdine düşmeyi nasıl yazmam ki?
Konuşurken ilkelerden ödün vermeyen, duruş nağmeleri atıp, gevşek zihniyeti yüzsüzce satmaya çalışmayı marifet edinmek nasıl bir şeydir anlamakta, anlatmakta mümkün değil. Karşısındakileri aptal yerine koymak, aptallığın ta kendisi değil midir? Düşüncesizce daldığı dalgalı denizde boğulma ihtimali hiç mi aklına gelmez insanın. Hani bilinmezse sıfat koymak kolayda, burada bilinen tüm doğruları alıp giderken, geride bıraktığın imajı da mı hesaplayamıyorsun be arsız karakter.
Bencil ruhunu ortaya serptin de, herkesin aklıyla oynama yetkisini kendinde nasıl bulabiliyorsun. Küçük beyninin arkasında neler var, tilki ordusunun kuyrukları birbirine dolanmış farkında değil misin? Unutulmamalıdır ki aynası iştir kişinin, lafa bakılmaz. Yaptıkların söylemlerinle tamamen ters ise, biraz düşünme kabiliyeti olmalı insanın. Kendini güldürmeyi adet edinmiş ve ondan besleniyorsan söylenecek tek söz yok. Lakin, yalnızca kendin gülüyorsan ciddi bir vaka olduğunu da kabul etmelisin. Bu kadar yırtınıp kendini kabullendirme derdine düşmen bile inan ki o malum hastalığın bir kanıtıdır.
Giyinmişsin etiketli urbayı, düşmüşsün ortalığa ahkam kesiyorsun, hadi oradan sende. Karşındakinin adabından sustuğunu dahi anlayamayacak kadar da beyin özürlüsün. Çünkü bir gün herkes aslına rücu eder. İşte o zaman yalnız kalacağın ihtimalini sakın aklından çıkarma.
Hani denir ya az olsun benim olsun. Ya da her şeyin azı makbuldür. İnanın ki sözün de azı makbuldür. Çok laf, boş laf. Çırpınmak boşuna, herkes herkesten çok daha akıllıdır. Birilerini kandırdığını zannedenler aslında kendilerini kandırıyor sözünü özlü sözler notuna düşmelidirler. Saygılarımla..
Yasemin Eryıldız
