Siyasetin hep mi kirli yüzünü görmek zorundayız. Hizmet amaçlı gönüllülerden oluşması gereken siyasetin bu denli şahsi egolar uğruna kurban gitmesine tanık oldukça,, insanın yüreği acıyor. Son aylarda CHP genel başkanlığından ilçelere kadar deyim yerinde ise siyasi yangına dönüşmüş durumda. Kişisel hırslar, aşırı egolar bu halka hep zarar vermiştir.
CHP İlçe kongrelerini tamamlamak üzeredir. Şile’de, ayın 3’ünde diye yola çıktı, 9’u derken son olarak 12’sinde karar kılındı. Çok değil iki seçim öncesi kazanılamayan genel seçim ve yerel seçimler sonrası neredeyse partiye kilit vurulacaktı. Herkesin bir yerlere savrulduğu dönemde İbrahim Çelik partinin başına getirildi. Öyle yada böyle memur zihniyetiyle partide elinden geleni yaparak 2019 yerel seçimlerine yönetimiyle birlikte girdi. Seçimlerde Büyükşehir Belediyesini CHP ve Ekrem İmamoğlu kazandı. Ne hikmetse partiden kaçan herkes bir anda İlçe’ye göz kırpmaya başladı. Geri dönme hamleleri ve eleştiriler ardı ardına geliyordu. Parti birden hareketlendi. Başkan İbrahim Çelik duruşundan ödün vermeden, kimseye aldırmadan kendi doğruları ile başkanlık yapmaya devam etti. Fakat artık değişen konjonktür ile birlikte başkan adayları ufak ufak çıkmaya başladı. Bununla ilgili birkaç hamle yapılsa hepsi sonuçsuz kaldı.
Gelelim yapılacak olan kongre öncesine. Şu ana kadar başkan hariç iki aday yani toplamda 3 aday olarak kongreye girilecekti. Delege seçimleri başladı. Adaylar köy köy ve mahalle mahalle dolaşmaya başladı. Herkes kendi çapında delegelerini kazandı. İddialı bir seçim bekliyordu bizleri. Heyecanlı, adil, saygı çerçevesi içerisinde bir yarış olacaktı. Kazanamayan kazananı tebrik edecek sözler dahi verilmişti. Ne mi oldu; Şile siyasetine dönem dönem damga vuran isimler her nedense seçim zamanı içlerindeki tarifi mümkün olamayan tek hücreliler, yine devreye girdi. Perde arkasında isimleri sürekli geçmeye başladı. Modası geçmiş kıyafetler gardırobun dibinden naftalin kokularıyla birlikte çıkınca tüm odayı naftalin kokusu kaplar. İlçede isimler kol gezmeye başladı. Naftalin kokusu odadan dışarı çıktı ve tüm İlçeyi sardı. İçlerinde yılların kini, hırsı, egosu ve tükenmişlik sendromu ile sahnenin arka tarafında yerlerini aldılar.
Bunun isminin asla siyaset hastalığı olduğuna inanmıyorum. “Düşmanımın düşmanı dostumdur” deyiminden çıkan sözüm ona dostlukların samimiyeti sorgulanmalıdır. Büyüklük yapmak erdem ister. Erdemli davranışta saygıyı getirir. Saygı zor kazanılır, çabuk kaybedilir. Onu koruyabilmekte ayrı bir meziyet ister.
Kazandığınız saygıyı kaybetmemenizi önerir, saygılarımı sunarım.
