Yasemin Eryıldız

Helal be, Uyuyan Devi Uyandırdık!

 Göreve geldikleri günden itibaren sesi soluğu çıkmayan CHP Şile İlçe Örgütünün sayemizde sesi çıkmaya başladı. Ses çıkarmanın ötesinde günlerce kilit vurdukları partilerinin de sayemizde  kilidini açmış olmaları parti adına olumlu bir gelişmedir.  Yıldız Haber uyuyan devi uyandırmış oldu. Asil görevi muhalefet olan CHP Şile İlçe örgütü muhalefet adına bugüne kadar Şile’de ne yaptı, iktidarın ve belediyenin hangi olayını eleştirdi, kaç kez basın açıklamasında bulundu?

Bırakın muhalefet etmeyi, adeta iktidar ortağı gibi davrandılar. Sayemizde bir muhalefet partisi olduklarını hatırladılar. O zaman yanlış kimde? Geçmiş yönetimlerden demi hiç feyiz alınmaz.

Ama artık hak veriyorum  çünkü; okuduğunu anlamayan, anlamadan okuyan, okumadan konuşan, konuşmadan yazan zihniyetlerden muhalefet beklemek, evet hatadır. Belediye başkanının açıklamalarını gazeteye mal edecek kadar yazılandan bihaber olan sözde muhalefet zihniyetinden sağlıklı açıklama beklemekte hatadır. Anladıklarını varsayarsak, o zaman daha vahim bir sonuç ortaya çıkıyor. Nemi?

 Belediye başkanına muhalefet edemeyecek yürek olmadığından gazeteciye saldırırcasına yazmak çok daha kolay ve işlerine geldi sanırım. Yani, neresinden bakarsanız bir tutarsızlık söz konusudur.

Ana muhalefet partisi adına bence İki olasılığın ikisi de birbirinden vahim.  Rüştünü ispatlayamamış ergenler gibi sessiz bir şekilde kabuğuna çekilmiş vaziyette oturanlar, ne hikmetse Büyükşehir’i savunma yarışına girdiler.

 İlçende  kendi adayına dahi oy vermeyen parti olarak adınızı çıkartacaksınız, sonra Büyükşehir’e kahramanlık yapacaksınız, sonra da yalakalıktan bahsedeceksiniz. Hadin ordan. Şile’ye bugüne kadar yapılan yatırımların büyük bir kısmı Büyükşehir tarafından yapıldı. İlçe belediyelerinin bütçeleri de yetkileri de ortada. Bugün büyük bir açık yakalamış gibi kendini gösterme yarışına girdiniz. “Reklamın iyisi kötüsü olmaz” zihniyetiyle Yıldız Haber sayesinde varlığınızı mı gösteriyorsunuz?  Mesnetsiz ve fütursuzca söylemlerle mi muhalefet yaptığınızı düşünüyorsunuz? Küçücük nüfuslu Şile’de kimin ne olduğu ve bugüne kadar ne yaptığı herkes tarafından biliniyor. Emekçileriniz, gerçek partilileriniz dahi bir çırpıda harcanıp, her biri başka yere savrulurken birleştirmek adına ne yaptınız? Belediye başkan adaylarınıza, meclis üyesi adaylarınıza, yıllarca partiye gönül vermişlere sahip mi çıktınız? Onlara haksızlık ettiğinizi hiç düşündünüz mü? Muhalefet yapmak bile tecrübe ister, bilgi ister, konuya vakıflık ister, hassasiyet ister, yaptırım ister. Üç beş şakşak almak adına muhalefet yapılmaz, ancak kendiniz çalar kendiniz oynadığınız gibi seyirciyi güldürürsünüz. Komik olmayın.

Atatürk’ün kurduğu ve bugüne kadar Şile dahil CHP’ye emek verenlere de böyle bir muhalefet anlayışıyla yazık edersiniz. Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz. Eğer bu kafalarla gidilirse Şile’de belediye başkanlığı dahi göremezsiniz. Boş laflarla muhalefet olmadığı gibi, klavye şövalyeliği ile hiç olunmaz. Nefesinizi ve hevesinizi daha tutarlı bir şekilde kullanarak varlığınızı göstermeniz daha sağlıklı olacaktır.

Şile Kızılay Olarak Yanınızdayız

Türk  Kızılay’ı Şile şubesi ihtiyaç sahibi ailelere 4400 adet pide dağıtarak, gönül sofralarına ortak oldu.

 Pandemi dönemi başlangıcından bugüne kadar ihtiyaç sahibi 290 aileye kumanya yardımı yapıldı  ve yapılmaya devam ediyor. Kaymakamlık vefa projesi kapsamında yerlerini alarak, 65 yaş üstü yaşlılara  destekleri ve  hizmetleri devam etmektedir.

Türk Kızılay Şile Başkanı Yavuz Temel, “ihtiyaç sahiplerine kumanya dağıttığımız gibi, evlerinden çıkamayan yaşlılarımıza da yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ramazanın ilk birkaç gününde 4400 pide dağıtarak, ihtiyaç sahiplerinin sofralarına ortak olmak istedik. Türk Kızılayı olarak çalışmalarımıza ara vermeden devam ediyoruz. İhtiyaç sahiplerine, yaşlılarımıza destek ve hizmetlerimiz devam edecektir.  EVDE KAL ŞİLE, KIZILAY ŞİLE OLARAK BİZ SİZLERİN YANINIZDAYIZ

Koronavirüs Bal Üretimini Düşürmeyecek Aksine Kalite Artacak”

2019 yılında 120 bin tona yakın bal üretimi gerçekleştiren Türkiye, bal üretiminde Çin’in ardından ikinci sırada yer alıyor. Dünyanın en büyük ikinci bal üreticisi olan Türkiye’de, salgın sebebiyle üretimin düşmeyeceğini belirten sektörün deneyimli ismi Etabal Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bağran Aksoy, sanayideki üretimin yavaşlamasıyla dünyanın nefes alma şansı yakaladığını ifade etti. Doğanın daha az kirlendiğini dile getiren Aksoy, “Koronavirüs bal üretimini düşürmeyecek aksine balın kalitesi artacak.” tespitinde bulundu.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs Salgını, birçok sektörün üretim sürecine doğrudan etki ediyor. Dünyanın en büyük 2 bal üreticisi Çin ve Türkiye’nin salgından etkilenmesinin bal üretimine etkisi merak ediliyor. 2019 yılında Türkiye’deki 8 milyona yakın kovandan 120 bin tona yakın bal üretildiğini belirten Etabal Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Bağran Aksoy, salgının bal ve arı ürünleri üretimine olumsuz etkide bulunmayacağını ifade etti.

“Koronavirüs Salgını, doğayla iç içe yaşayan insanlardan ziyade metropolde yaşayan insanları etkiliyor.” diyen Aksoy, bu sebeple arıcıların bu süreçten olumsuz etkilenmeyeceğini savundu. Sürecin bal üretimine etkisini değerlendiren Aksoy, şu ifadeleri kullandı: “Koronavirüs Salgını başladığından beri bütün dünyada endüstriyel üretim yavaşladı. Bu durumun hava kalitesine yansıdığına ilişkin bilim insanlarından açıklamalar geliyor. Doğanın temiz olması bal üretimine olumlu şekilde yansıyacaktır. Bu sebeple diyebiliriz ki Koronavirüs, bal üretimini düşürmeyecek, aksine doğaya olan tahribat azaldığı bu dönemde balın kalitesi artacak. Kirliliğin az olmasının yanında Tarım ve Orman Bakanlığı’mızın bal üretimine dair almış olduğu kararlar da Türkiye’de üretilen balın kalitesine yansıyacak.”

“DÜNYA BİZE MESAJ VERİYOR: BİRAZ YAVAŞLAYIN VE DÜŞÜNÜN”

“Salgın sebebiyle dünya ve ülkemiz maalesef çok fazla kayıp verdi. Bu sürecin en kısa zamanda bitmesi tek dileğimiz.” diyen Bal Gurmesi Aksoy, “Fakat şunu da gözden kaçırmamak gerekiyor ki dünyamız bilinçsiz üretim ve tüketimden çok yoruldu. Gezegenimizi ve kaynaklarımızı hor kullandık. Dünyamızın böyle bir dinlenme sürecine ihtiyacı vardı. Bu dönem bize bir mesaj veriyor: Biraz yavaşlayın, düşünün ve akıllı olun.” değerlendirmesinde bulundu.

İkinci El Araç Düzenlemesinde Merak Edilen Detaylar

İkinci el araç ticaretinde düzenlenmesi zorunlu olan ekspertiz raporuyla birlikte alıcılar en ince ayrıntısına kadar aracın neyi var neyi yok öğrenmek istiyor. Peki araç alım ve satımında karşılaşabilecek sorunlar neler? Ekspertiz raporunda hangi veriler yer alıyor? Ekspertiz raporuyla ilgili tüm merak edilenleri TÜVSÜD D-Expert son blog yazısında sizler için derledi.

İkinci el araç alımı sırasında araç geçmişinde herhangi bir kaza ya da arıza olup olmadığını tespit etmek amacı ile araba ekspertizi yapılır. Bir nevi araç muayenesi olan ekspertiz işlemi sayesinde araç detaylı bir şekilde yapılan testlerle incelenir. İşte bu testlere dair alıcıların merak ettikleri…

• Yanal Kayma Test: Bir aracın 1 km’lik mesafe içerisinde sağa veya sola ne kadar kayabileceğinin 1 metrelik mesafede ölçülebilmesidir.

• Süspansiyon Test: Cihaz vasıtasıyla ilgili aracın tekerlekleri yukarı aşağı yönde hareket ettirilerek, araca kasisten geçiş, çukura düşüş etkisi verilir. Bu şekilde aracın süspansiyon verimliliği ölçülür. Tek tek süspansiyon başına ölçülmesinin ardından ön ve arka değerler arasındaki farklılıklar da ölçüm sonucunda verilir.

• Fren Test: Cihazdaki ruloların üzerinde bulunan kaplama ile tekerleklere asfalt hissi verilerek ön frenler, arka frenler ve el freniyle ilgili testler yapılır. Aracın toplam fren verimlilikleri belirlenir. Tek tek fren performansları ölçülür ön ve arka fren değerleri arasındaki sapmalar tespit edilir.

• Diagnostik Test: İlgili aracın OBD soketi üzerinden diagnoz cihazıyla bağlanılarak genel arıza taraması yapılır. Araçta kayıtlı bulanan arızalar ekranda gösterilir. İlgili cihaz ile marka ve model seçimi yapılarak aracın tüm elektronik sistemleri kontrol edilmiş olur.

• Akü Testi: İlgili test araç üzerine bağlı akünün voltajını, şarj durumunu, akü ömrünü ve marş akım değerini ölçer. Başka bir deyişle, test sonucu akünün mevcut durumu ile ilgili aydınlatıcı bilgiler vermektedir.


DYNO(Dinamometre) Test: İlgili test sonucu, araç motorunun ürettiği gücü ve bu gücün ne kadarının tekerleklere iletildiğinin ölçülmesidir. Test sırasında; Motor gücü, tekerlek gücü, tork değerleri Kayıp güç ölçülmektedir. Bu ölçüm, araç merdaneler üzerine çıkarılarak motor maksimum devrine çıkarılmak suretiyle yapılmaktadır.

Raporda Hangi Bilgiler Yer Alıyor

Yapılan bu testlerden sonra önemli olan bir diğer kısım ise ekspertiz raporunda yer alan bilgiler. Araç ekspertizi yaptıran alıcılara hangi bilgiler veriliyor.İşte raporda merak edilen tüm detaylar …

Yapılan bu ekspertiz testleri sayesinde aracın mevcut durumu tespit edilirken, en geniş kapsamlı ekspertiz raporunda, aracın kaza geçmişi, göçük, dolu hasarı, şanzıman, motor, fren sistemi gibi parçaların durumu da yer alıyor. Bu sayede alıcılar artık araçlarını güvenle satın alabiliyor. 8 yaş ve 160 bin km üstü araçlar yönetmelikte zorunlu olan ekspertiz raporu kapsamı dışında tutulmasına ragmen tüm araçların mevcut durumu hakkında detaylı bilgi veren raporun alınması tavsiye uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor.

TSE Belgesi Çok Önemli

Firmanın alıcıları uyardığı en önemli konu ise TSE’den Hizmet Yeterlilik Belgesi. İstenmeyen durumlarla karşılaşmamaları için alıcılara, hizmet belgeleri tam olan firmalarla çalışmaları öneriliyor. Bu sayede araç alımından sonraki süreçte yaşanabilecek kötü sürprizlerle karşılaşılması engelleniyor.

Kaynak: TÜVSÜD D-Expert

Astım Koronavirüs İçin Risk Faktörü Değildir

5 Mayıs Dünya Astım Günü’ne özel açıklamalarda bulunan

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony;

Astım Koronavirüs İçin Risk Faktörü Değildir’

Astım hastalığına farkındalık yaratmak için her yıl 5 Mayıs tarihinde kutlanan Dünya Astım Günü’ne özel açıklamalarda bulunan Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, “Astımdan değil, astımınızın tam kontrol altında olmamasından korkun” diyerek hastalığın tedavi edilebilir olduğuna dikkat çekti. Doç. Dr. Akpınarlı, koronavirüs ve astım hastalığı arasındaki bağıntıya ilişkin ise, “Astım, koronavirüs enfeksiyonu için risk faktörü değildir” ifadelerini kullandı.

Astım hastalığına dikkat çekmek ve farkındalık oluşturmak için ülkemizde ve tüm dünyada 5 Mayıs tarihinde kutlanan Dünya Astım Günü, bu yıl ‘Astımınızı kontrol altında tutabilirsiniz’ ve ‘Astımdan korkmuyorum’ temalarıyla kutlanacak.

29 yıldır Çocuk Sağlığı, İmmünoloji ve Alerji alanında çalışan Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, Dünya Astım Günü’ne özel açıklamalarda bulunarak, “Astımdan değil, astımınızın tam kontrol altında olmamasından korkun” ifadelerini kullandı.

Astım hastalığı nedir?

Astım rahatsızlığının nedenleri açıklayan Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, “Astım akciğer içi hava yollarında daralmaya neden olan ve alevlenmeler (ataklar) ile seyreden müzmin (kronik) bir akciğer hastalığıdır. Hava yollarındaki bu daralmanın nedeni mikrobik olmayan bir tür iltihap nedeniyle hava yolu duvarının şişmesidir. Hastalık tekrarlayan nefes darlığı, nefes alıp verirken ortaya çıkan hırıltı, ıslık sesi, göğüste baskı hissi ve öksürük gibi belirtilerle kendini gösterir” ifadeleriyle astım hastalığını tanımladı.



Astım ne sıklıkla görülür?

Astım hastalığının sanılanın aksine çok daha fazla insanı etkilediğinin altını çizen Doç. Dr. Akpınarlı, “Dünyada yaklaşık 300 milyon kadar astım hastası olduğu tahmin ediliyor. Ülkemizde de her 12-13 erişkinden ve 7-8 çocuktan biri astım hastalığını taşıyor. Astım hastalığının görülme sıklığı yıllar içerisinde ne yazık ki artış gösteriyor” şeklinde konuştu.

Astım hastalığı için risk faktörleri nelerdir?

Astım hastalığının ortaya çıkmasında etken olan faktörleri açıklayan Doç. Dr. Akpınarlı, “Astım hastalığının ortaya çıkmasında etken olan faktörlere risk faktörleri denir. Astımın neden bazı bireylerde görülüp, bazılarında görülmemesi bu risk faktörleri ile açıklanabilir. Bu faktörler kişiyle ve çevreyle ilgili olmak üzere iki gruptur. Kişisel risk faktörleri içinde kalıtım yani genetik yapı, cinsiyet ve şişmanlık sayılabilir. Çevresel risk faktörleri ise kalıtsal olarak yatkın bireylerde astımın ortaya çıkması ve ağırlığı üzerinde rol oynar. Bunlar alerjenler, tekrarlayan akciğer enfeksiyonları, sigara dumanına maruz kalmak, bazı ilaçlar, hava kirliliği ve beslenme tarzıdır” dedi.

Astım tanısı nasıl konur?

Astım tanısının tek bir test ya da yöntem ile gerçekleşemeyeceğini belirten Doç. Dr. Akpınarlı, “Astım tanısını ortaya koyan tek bir test yoktur. Astım, hastanın öyküsü, fiziksel muayene bulguları, alerji testleri ve solunum fonksiyon testi gibi yöntemlerle elde edilen verilerin değerlendirilmesiyle teşhis edilir” dedi.

‘Astım kontrol altında tutulabilir’

Astım tedavisinin hastalığı kontrol altına alıp, sağlıklı durumun korunmasını sağlayacağını söyleyen Akpınarlı, “Dünyada olduğu gibi ülkemizde de bu hastalığın tedavisiyle ilgili gerekli her türlü ilaç ve malzeme bulunmaktadır. Uygun ilaç tedavisiyle astımlılar, iş ve okul dâhil günlük yaşamlarına hastalık nedeniyle herhangi bir kısıtlama olmadan devam edebilirler. Astım ilaçlarının büyük bir kısmı soluk alma yolu (inhalasyon) ile kullanılan ilaçlardır ve bu yolla daha az yan etki ile direk hava yollarında istenen tedavi edici etkiyi oluştururlar ve özel cihazlarla verilirler. Tedaviye başlanırken bu özel cihazların kullanım şekli mutlaka hastalara gösterilmelidir” ifadelerini kullandı.

Astımdan değil, astımın kontrol altında olmamasından korkun” diyen Doç. Dr. Akpınarlı, hastalığın tam kontrol altında olmasını, “Astımlı hastanın gündüzleri astım yakınmasının bulunmaması, gece astım nedeniyle uykudan uyanmaması, hastalığı tedavi eden ve kontrol altında tutan ilaçları kullanırken sık olarak hızlı ve etkili nefes açıcı ilaçlara gereksinim duymaması, nefes ölçüm testlerinin normal olması ve günlük işlerini engellemeden yapabilmesi” sözleriyle açıkladı.

‘Astım koronavirüs için risk oluşturmuyor’

Astım hastalarının koronavirüs nedeniyle özellikle endişeli olmalarını gerektirecek bir durumun olmadığını söyleyen Akpınarlı, “Astım her ne kadar akciğerlerin etkilendiği bir hastalık olsa da bugüne kadar yapılan tüm klinik çalışmalarda, astımın koronavirüs enfeksiyonu için bir risk faktörü yaratmadığı gözlemlenmiştir. Ancak tüm astım hastalarının salgın döneminde uyması gereken en önemli kural kullanmakta oldukları alerji ilaçları ve koruyucu nefes açıcı ilaçlarına devam etmeleridir” şeklinde konuştu.

Doç. Dr. Akpınarlı son olarak, “Herkes gibi astım hastaları da artan öksürük ve ateş belirtileri gösterdiklerinde doktorlarına başvurmalılardır” ifadelerini kullandı.

Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony kimdir?

Alerji ve İmmünoloji alanındaki çalışmalarıyla dünyaca tanınan Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Akgül Akpınarlı Antony, ABD’de bulunan National Institutes of Health’de (NIH) 12 yıl süreyle Alerji ve İmmünoloji konularında çalışmalar ve araştırmalar yaptı. 2012 yılında yurda dönen Doç. Dr. Antony, 2014 yılından bugüne çeşitli üniversitelerde ders vermektedir.

AYGAD Çözüm Üretmeye Devam Ediyor

AYGAD Valilik işbirliği ile meslek tanıtım kartları resmiyet kazanıyor.

Özellikle yerel basının yaşadığı basın kartı sorunu AYGAD’ın girişimleri ile tarihe karışıyor.

Özellikle korona virüs salgını sonrası hafta sonları ve resmi tatil günlerinde konulan sokağa çıkma yasaklarını fırsat bilenler, özel çıkar temin ederek meslekte olmadığı halde “gazeteci” olarak sokakta serbestçe dolaşması, gerçek gazetecilerin de sorun yaşamasına neden oluyor. Bu sebeple konuya eğilen kısa adı AYGAD olan Anadolu Yazarlar ve Gazeteciler Derneği, İstanbul Valiliği’ne gönderdiği üye listesinin kabulü ile önemli bir adım atmış oldu.

İsim listesi Valilikçe Emniyete de bildirildi

Konuyla ilgili olarak Dernek Başkanı Ahmet Işıkdağ şunları söyledi. “Yerel basının yıllardır yaşadığı bu sorun kangren haline geldi. Son günlerde corana virüs nedeniyle ilan edilen sokağa çıkma yasaklarında meslekle alakası olmayan kişiler bile birer tanıtım kartı temin edip, ellerini kollarını sallaya sallaya sokaklarda gezinir oldu. Bizde, bu fırsatçıların önüne geçmek, gerçek emekçilerin hakkını korumak amacıyla Valiliğe müracaat ettik. Girişimlerimiz karşılık bulunca da listemizi yapıp gönderdik. Basın Kartı sorununu uzun yıllardır yaşayan Yerel Basın’ın artık İstanbul’da Valilik tarafından tanınan ve tüm emniyet ve jandarma birimlerine bildirilen birer tanıtım kartı olacak” dedi.

İlk etapta AYGAD üyelerinden talepte bulunan 62 kişiye çıkarılan kartlar bu haftaki yasak sırasında kullanılmak üzere dağıtıldı. Derneği mevcut 123 üyesinin tamamı kısa zamanda başvuru işlemlerinin tamamlanması ile kartlarını alacak.

AYGAD kartları “Bedelsiz” olarak hazırlıyor

AYGAD üyeleri için ücretsiz olarak hazırlanan ve basımı tamamlanan Basın Tanıtım Kartları, AYGAD üyesi olma yeterliliğine sahip olan kişilere de “üye olmak” koşulu ile yine ücretsiz ve herhangi bir isimle bedel alınmaksızın verilecek. Burada aranan tek şart dernek üyesi olarak aidat borcunun bulunmaması olacak.

Ahmet Işıkdağ

Emniyet Mensuplarının “gazeteci” tereddütü son bulacak

Gazetecinin varsa aracı için de yapılan kartların sayesinde İstanbul Yerel Basını kendini daha rahat ifade edebilecek ve emniyet mensuplarının da “kart kirliliği” sebebi ile yaşadığı tereddütler sonucu yaşanan tatsız olaylar da son bulacak.

Yeni üyeler de bu haktan yararlanacak.

AYGAD üyeliği için yerel ya da ulusal basında gazete ya da dergi sahibi olmak, gazete yazı işleri personeli olmak, internet haber sitesi sahibi olmak, muhabir veya yazar olarak görev yapmak, en az 2 üyenin referans olması, mesleği aktif biçimde yapıyor olmak koşulları bulunuyor.

Akın var Akın Şile’ye Akın

Corona Covid 19 virüs hastalığı ile mücadele kapsamında alınan tedbirler arasında Şile yolunda Jandarma tarafından yapılan ateş kontrolleri Şilelilere zor anlar yaşatmaktadır.

Şile yolunda Oluşan araç kuyruklarına tepki gösteren Şileliler ; “evinizden çıkmayın sözünü sanırız farklı algılıyorlar. Evinde sıkılan Şile’ye geliyor. Aldığımız bunca tedbirlerin çektiğimiz sıkıntıların boşa gitmesinden korkuyoruz. Henüz bir şey geçmiş değil, tehlike devam ediyor. O yüzden tatilcilerden ricamız biraz daha evlerinde kalmalarıdır”.

  Corona nedeniyle İstanbul trafiğinde rahatlama yaşanırken, Şile’nin trafiğinde ciddi derecede artış olması Şilelileri isyan noktasına getirdi.

Doğal olarak Jandarma tarafından  ateş ölçme kontrolleri yapılırken,  zaman zaman uzun araç kuyrukları oluşunca, Şile yolu çile yoluna dönüşmesi kaçınılmaz oluyor.

Destek Madencilik Kum Ocağını Durdurmalı

DESTEK Madencilik İnşaat Müh. San. Ve Tic. Ltd. Şti. Teke Yazımanayır Mahallesi sınırları içerisinde Silis Kum Ocağını açma işlemlerine devam ediyor.

Teke Yazımanayır Mahallesinde yapılması planlanan Silis Kum ocağına tepki gösteren İYİ Parti Şile İlçe Başkanı Kahraman Koç, “Şile hepimizin, yeşil hepimizin yetkililerin bu konuya duyarlılık göstermeleri lazım. Artık suyun, ekmeğin kıymetini daha çok anlamaya başladık. Biz kendi arazilerimize neden zarar verelim. Bu maden ocağına hiç gerek yok,firma sahipleri bu işe biran önce son vermeleri gerekir” dedi.

Başkan Kahraman Koç gazetemize yaptığı açıklamada tepkisini şu ifadelerle belirtti.

“Teke Yazımanayır bölgesinde yapılması planlanan taşocağı ile ilgili önce oraya gidip tepkilerimizi gösterdik fakat anladığım kadarıyla buradaki insanlar nüfuslarını kullanarak devletteki işlerini devam ettiriyorlar. Normal şartlarda köylümüzle ve muhtarlarla birlikte protesto etmeyi planlıyorduk. Fakat bu Covid 19 virüs illeti bizlerin bir arada sokağa çıkmamızı engelliyor. Bizde bu sebepten dolayı bölgedeki köylülerimizi yönlendirerek Tarım ilçe müdürlüğüne ve İl Müdürlüğüne şikayet dilekçelerimizi gönderttik. Bizler; bölgede yapılacak maden ocağının bölgedeki yeşilliğin, ormanın, tarım alanlarının ve arazilere zarar vereceğinden dolayı haklı bir tepki gösteriyoruz. Ben kendimde Akçakese köyündenim yani, bu bölgenin çocuğuyum. Burada siyasi parti gözetmeksizin bu işin arkasında durulacağından herhangi bir endişemiz yok. Bizler sesimizi çıkartmazsak bu işler yürüyor, bitiyor. Bölgemizde zaten birçok ocak var. Bunlar işleyişlerine devam ediyorlar. Bu kadar ocak var iken yeni bir ocağa nasıl bir ihtiyaç olur konusunda da bir açıklama bekliyoruz. Bunların altından inşallah başka şeyler çıkmaz. Bu konuda da endişelerimiz var. Her şey para değil. Bizler bu bölgede yaşıyoruz ve buralarda öleceğiz Allah’ın izniyle. Bu bölgenin yeşil kalması için de elimizden geleni yapacağımızdan herkes emin olsun. Ovacık tarafında da bir maden ocağı vardı. Orada su göletlerinin taşması sonucu bazı hayvanların telef olduğu bilgisine de ulaştık. Bunlar hoş şeyler değil, Şile İstanbul’un akciğeridir, o yüzden burayı rahat bıraksınlar.


Başta yetkilileri duyarlı olmaya davet ediyoruz.

 Burada yaşayıp yaşamamak önemli değil fakat gelecek nesillere karşı hepimizin sorumluluğu vardır. Bizler geçmişimizden aldığımız yeşil doğamızı gelecek nesillere en korunaklı şekilde bırakmak hepimizin temel görevleri arasındadır. Gelecekte çok daha büyük sıkıntılar çıkmaması için bu duruma asla müsaade edilmemelidir. Bu ocaklar ileride çok vahim sonuçlar doğuracaktır.  Ocakların işleyişlerine göre maden çıkartılır ve o maden firması o doğayı nasıl bulduysa o şekilde terk etmek zorundadır. Maalesef ki bugüne kadar hiç böyle olmadı, olacağına da inanmıyoruz. Güzelim doğayı, yeşili yok ederek oraları terk ediyorlar. Kısaca biz bölgemizde maden ocağı, taş ocağı, silis kumu ocağı adı ne olursa olsun madenle ilgili doğaya zarar verecek hiçbir şey istemiyoruz.

Dünyayı etkisi altına alan Korona virüsünden dolayı da ocağın açılması ile ilgili herhangi bir şekilde geri adım atılmadı, internetten çevre bakanlığına girildiğinde orada bu firmanın olur raporunu almak üzere olduğunu göreceksiniz. Bizler taş ocağının yapılması planlanan bölgedeki arazi sahiplerine ulaşmaya çalışıyoruz. Ulaştıklarımıza durumu izah ediyoruz. Bu araziler tarım arazisi. Corona virüsü illetinden  dolayı da tarım arazilerinin kıymetini bir kez daha anladık. Bu virüs hepimize çok şey öğretti hatta hatırlattı diyebiliriz. İnsanlarla diyalogun ne kadar kıymetli olduğunu, sokağa çıkmanın önemini, yeşilin, sebzenin, meyvenin, o pazarlardan bolluk içinde aldığımız yiyeceklerin ne kadar kıymetli olduğunu bir kez daha gösterdi. Bu dünyada bundan sonra bu tip virüslerin olmayacağını da gösterdi. Artık suyun, ekmeğin kıymetini daha çok anlamaya başladık. Biz kendi arazilerimize neden zarar verelim. Bu maden ocağına hiç gerek yok, ha çok gerekli ise bizlere bunu açıklasınlar. Geçerli bir açıklamalarının olmadığını biz çok iyi biliyoruz.

Şunu da belirtmeliyim ki Şile bu iktidara sahip çıktı. Ben farklı bir siyasi partinin ilçe başkanıyım ama kabul etmem gereken de bazı şeyler var. Şile bu iktidara sahip çıktı fakat mevcut iktidar Şile’ye Şile halkının ona sahip çıktığı kadar sahip çıkamadı. Biz bununda önüne geçilmesini istiyoruz. Bugün Yazımanayır dediğimiz köy Türkiye genelinde AK Partiye oy oranı olarak ilk sıralardadır, bu köyler bunu hak etmiyor, yapmayın.

Bölge muhtarlarıyla yaptığımız görüşmelerde Şile belediye başkanı Sayın İlhan Ocaklı’ya da bununla ilgili şikayet dilekçelerini verdiklerini söylediler. Hatta bir yıldır bu işin peşinde olduklarını da ifade ettiler.

Gerekirse TBMM’ne  Taşıyacağız

Şile Belediye meclisine bu konu taşındı. Bununla alakalı meclis toplantısında bizzat bulundum ve Belediye Başkanımız Sayın İlhan Ocaklı aynen şöyle bir ifade kullandı. Bizde maden ocaklarına karşıyız. Ama silis kumu farklı. Bu silis kumu niye farklı hatta bunun da çeşitleri varmış. Buradan çıkacak silis kumunun ne özelliği var, ülkemizin çok fazla silis kum açığı var temin edemiyoruz da şilede yapılacak madenle mi yürümesi gerekiyor. Farklı duyumlarımız var. Şuanda Şile’de bulunan mevcut silis kumu üreten fabrikalarının da ruhsatlarının engellenmeye çalışıldığı konusunda bazı duyumlarımız var. Madem öyle; ocakların çalışılmasına neden engel olunmuyor bunu da anlamış değilim. Biz bu konuyla ilgili virüs normale döndüğünde ki inşallah normale döner İl Başkanımızla ve Genel Başkanımızla da konuyla ilgili görüşme yaptık. Sağ olsunlar genel başkanımız bu konuya çok duyarlı bölge milletvekillerimizle görüştük, onlarda “konuyu gerekirse TBMM kadar götüreceğiz dediler. Vekillerimizden de destek sözünü aldık. Corona virüs belasından sonra kendileri bizzat buraya gelip, konuyla alakalı yapacağımız eylemlere katkıda bulunacaklardır. CHP İlçe yönetiminin ve İl Başkanlığının da bu konuya duyarlı olduğu konusunda hiçbir endişem yok, onlarda kendi örgütleri üzerinde çalışmalarını yapıyorlar. Ama bu a, partisi, b partisi olayı değil. Burada MHP İlçe başkanımız ve Ak Parti İlçe Başkanımızda bölgemizin çocukları, onlarında bu konuyla ilgili duyarlı olacaklarından eminim fakat sorun dönüp dolaşıp siyasete dayanıyor. İşin içine siyaset girince de bazı insanlar kendilerini geri çekmek zorunda kalıyorlar. Bizler doğru bildiğimize doğru dememiz gerekir, yanlış bildiğimize de yanlış dememiz gerekiyor. Yoksa bu işin bir anlamı yok” dedi.

CHP Şile’de Yaş Kemale Ermedi mi?

Ülke Corona virüsü ile mücadele ederken bir taraftan da siyasi kulisler yapılmaya devam ediyor. CHP Şile İlçe kongresinde iki rakibini geride bırakarak başkanlığı kazanan İbrahim Çelik için sular durulmuyor. Bazı partililerin görüşleri noktasında,  korona nedeniyle ertelenen genel kongrenin ardından başkanın görevden alınacağı söylenmektedir.

Büyükşehir Belediyesini kazanan CHP, ilçelerdeki partinin konumunu  değiştirdiği gibi beklentileri de değiştirdi. Duyumlara göre, CHP İl Başkanlığı yapılan ilçe kongresinden bu zamana kadar geçen süre içerisinde Şile’den istenilen verimi alamadıkları gibi İl örgütüne de şikayet üstüne şikayetler gitmiş.  Bu süreçte genel merkez kongreye hazırlanırken, korona illeti çıktı ortaya. Dolayısıyla genel kongrede ertelendi. Fakat yine alınan duyumlara göre  kongrenin ardından CHP Şile İlçe örgütü görevden alınacakmış.  Diğer bir hususta CHP yaşlı evi imajından kurtulmak için örgütlere gençleri yerleştirmeyi planlıyormuş. İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu’nun  söylemlerinde de bunu gördüğümüz gibi İBB Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun hafızalara kazınan o sözlerini de hatırlamakta fayda var. “Yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var” 

Siyaseti çok yönlü ve aktif bir meslek olarak tanımlarsak, yaş olayı çok daha önem kazanıyor. Her mesleğe yaş sınırı getiren, işe alımlarda, emeklilikte ön sıraya oturan yaş konusu her ne hikmetse siyasetçiler tarafından hiç üzerlerine alınılmamıştır. Kanun koyucular siyasetçiler olduğuna göre bir türlü çuvaldızı kendilerine batırmayı başaramamışlar. Rahmetli Demirel’e 90 küsur yaşlarında yeniden aktif siyasete dönmesi için teklif dahi götürülmüştür.  Başbakanlıkta 6 kez gidip 7 kez geri dönen bir liderin içinde yine siyaset yapmak uktesi  kalmış olma ihtimali yüksektir.  Eğer ki öyleyse, siyaset bence uzmanlar tarafından incelenmelidir.  Meslek olarak kabul edersek,  emekliliği olmadığı için  nefesinin son damlasına kadar siyaset yapma arzuları tükenmemektedir. Emeklilik hayali her meslekte olduğunu varsayarsak, bir tek siyasette olmaması bir çelişki değimlidir. Siyaset bazılarında da 2. meslek olarak seçilmektedir. Emekli olan birinin 65 yaşından sonra siyasete soyunması da ayrı bir araştırma konusudur bence. Özellikle CHP’nin emekliler partisi imajını yok etmediği sürece gençler tarafından yeteri kadar rağbet görmemeye devam edecektir. O yüzden de kendileri çalıp, kendileri oynamaları kaçınılmazdır. Sermayesini konuşmaktan ve insan ilişkilerinden oluşturan siyaset,  25 yıl devlet dairesinde görev yapıp emekli olan biri tarafından hakkıyla yapılması kolay bir şey olmadığı gibi aktif siyasette de ne kadar başarılı olabilir ki?

Halk Bankası Geçici Kapandı

Şile Üsküdar Caddesinde bulunan Halk Bankası Şubesi geçici olarak kapandı.

Edinilen bilgilere göre İstanbul’dan Şile’ye gelip giden şube müdüründe korona Covid 19 çıkması sonucu banka geçici olarak kapatıldı. Yapılan açıklamada; diğer personelde Covid 19 virüsüne rastlanmadığı, yalnızca tedbir amaçlı izinli oldukları belirtildi. Halk Bankası Şile Ordulular Derneği önünde bulunan araçtan hizmet vermeye başladı. Vatandaşların işlemleri aksatılmadan geçici olarak Halkbank otobüsünde yapılmaktadır.